ARRIVAL (2016)

12:14


Yönetmen: Denis Villeneuve
Yazarlar: Eric Heisserer, Ted Chiang
Müzik: Johann Johannsson
Oyuncular: Amy Adams (Louise), Jeremy Renner (Ian), Forest Whitaker (Albay Weber)

2016 yapımı Arrival (Geliş) isimli filmin ana ekseninde “dil” var. Konfüçyüs; bir ülkenin başına geçtiğinde ele alacağı ilk konunun dil olduğunu 2 bin yıl önce söylemişti. Yunus Emre şiirinde: ”Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı / Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz”… der.

Gelecekte olacakları bilseydin yine de aynı şeyleri yaşamak ister miydin? Louise: “Despite knowing the journey... and where it leads... I embrace it... and I welcome every moment of it.” (Yolculuğun tamamını ve nerde biteceğini bilsem de, kabulümdür. Ve her anını memnuniyetle karşılarım…) diyerek cevap verir.

Günümüzde bir gün; Dünya’nın 12 farklı noktasına devasa uzay gemilerinin inmesi ile film başlar. 



Her bir devletin yaklaşımında farklılıklar görülse de, ortak yönler ve sorular dikkat çeker:
-Uzaylılar nerden ve nasıl geldiler? Bizden ne istemekteler?
-Dillerini nasıl çözebiliriz? Nasıl iletişime geçebiliriz?
-Edindikleri bilgileri paylaşır görünürler, fakat gizlerler.
-Sorulara cevap bulamadıklarında davetsiz misafirlerini yok etmeye niyetlenirler.

Dil profesörü Louise, fizikçi Ian ve seçilen diğer biliminsanları askerler tarafından Amerika- Montana’daki iniş bölgesine götürülür. Çatışma çıkma olasılığı yüksek görüldüğü için zamana karşı bir yarış başlar.

Gemiye, astronot gibi koruyucu giysilerle girerler. Yanlarında kafeste bir kuş da (muhtemelen bülbül) var.

Sensörlerin henüz icat edilmediği dönemde madenlerde belirli aralıklarla bülbül konurdu. Bir gaz sızıntısında bülbül ölür ve sesi duyulmaz olursa, maden işçileri hemen tahliye edilirdi. Uzay gemisine kuşun getirilme sebebi de benzer bir mantık sonucu olabilir. Ziyaretlerin birinde Louis kuşa göz atar. Yaşadığını görünce, üzerindeki koruyucu malzemeleri çıkarır. Böylelikle; heptapod adı verilen canlılarla daha kolay iletişim kurabilecektir.



Louise, heptapodların dilini öğrenmede önemli aşamalar kaydeder: Gramerlerinde zaman bulunmadığını ve bizimki gibi doğrusal bir zaman kavramları olmadığını keşfeder.

Burada Sapir-Whorf hipotezinden bahsetmek gerekiyor: Teze göre; insan düşüncesi, yerel dilinden etkilenir. Örneğin Eskimo dilinde deve ile ilgili bir kelime yoktur. Kar; yağış şekline göre 5 farklı adla tanımlanır. Anadolu’da ise geçmiş yüzyıla kadar devenin 7 farklı ismi kullanılırdı.  Dünya’daki herkes renkkörü olsaydı, kırmızı ve yeşil’in tek bir ismi olacaktı.

Dilbilimcimiz; uzaylıların dilini öğrenme sürecini tamamladığında, bu dil sayesinde zamanda doğrusal olmayan düşünsel hareketler yapabildiğini farkeder. Uzaylılar ile dünyalılar arasında çıkması an meselesi olan çatışmayı engelleyebileceğini anlar. Ziyaretin sebebini heptapodlardan dinler.

Yeni dil ile birlikte Louise’in aile yaşamını ve yalnızlaşmasının arkasındaki sebepleri de çözümlüyoruz.



Bu filmi kimler izlemeli, neden izlemeli?
-Zor bir senaryo ve konu olmasına rağmen, ikna ediciliği / inandırıcılığı yüksek. Oyunculuklar üst seviye.
-Müzikler çok başarılı, sizi filmin içine sokmayı başarıyor.
-Nadiren bulunan bir eser: Kalp atışı ritminde ilerleyen bilimkurgu / uzaylı filmi görmek zor. Vurdulu kırdılı sahneler yok.
-Filmden çıktıktan sonra üzerinde günlerce düşünebileceğiniz, tartışabileceğiniz felsefi bir derinliği var.
-Dilbilim öğrencilerine, iletişim fakültesi, psikoloji vb. okulların öğrencilerine hocalarının izletmek isteyeceği bir yapıt.
-İzle-oku-yeniden izle-yeniden oku egzersizi yapmayı, filmi araştırmayı ve tekrar izlemeyi seven sinema tutkunları için ideal seçim.

Sonraki Yayın
« Prev Post
Önceki Yayın
Next Post »
Disqus
Yorumunuzu Ekleyin

Hiç yorum yok

İletişim Formu