Climax (2018)

13:04


-Doğum ve ölüm olağanüstü tecrübelerdir. Yaşam ise gelip geçici bir zevktir.

Açılış sahnesi diyebileceğimiz tek plan-uzun dans sahnesi; Climax’ı ifade ediyor olsa gerek: Seyircinin en iyi hissettiği, yükseldiği ve zirveye ulaştığı yer. Müzikler ve danslar harika. Ondan sonra her şey giderek daha fazla kaotik bir hal alıyor.

Kelime olarak climax; film ve edebiyat terminolojisinde olaylar örgüsünün başladığı, hikayenin en can alıcı yeri anlamında.

Kullanılan renk ve ışık seviyesi izleyiciyi rahatsız edici nitelikte. Aynı şekilde kamera açıları da seyircinin görmeye alıştığı tarzda değil. El kamerasına geçilen anlar bi ara sizi sahnenin içine çekiyor. Yazar ve yönetmen Gaspar Noe’nın imzası ve izleyiciyi provoke eden tarzının bir alameti olsa gerek bu teknik.

Climax'ı sinemada izledikten sonra hikayeyi daha fazla anlamak için internet'ten yazılar okurken filmin La Haine'le (1995) bir ilişkisi olduğunu farkettim ve sinekiyatri'deki filmin yorumunu okumaya koyuldum..: "Hatta finalde tokat yiyen izleyici, tokatın etkisi dağılmadan salondan çıksın diye, bitiş jeneriği filmin başına alınmış."

Climax da bitiş jeneriği ile başlıyor. Ortalarda bir yerde yine jenerik geçişi var. Film biterken makinist salon aydınlatmasını erken açtığı için perde görünmez hale geldi; çıkışa yöneldi insanlar.  Hatta kısa bir tartışma çıktı salonda; “neden ışıkları açıyorsunuz, film bitmedi!”.. Bunun üzerine; ışıklar yeniden kapatıldı ve filmin son birkaç dakikasını bazı seyirciler ayakta izledi.. Sonu bağlanmayan-finali olmayan filmlerden olabilir diye düşünmüştüm ilk anda.

2018 yapımı yeni film; sosyolojik açıdan incelenirse Fransa'yı odağa alıyor ve sosyal kırılmalara vurgu yapıyor. Dans grubunun çok kültürlü yapısını Fransa’nın izdüşümü olarak değerlendirebiliriz.



Yaşanmış bir olaydan, bir haberden yola çıkılan filmde konu özetle şöyle: 1996 yılında 20 kişilik bir dans grubu şehirden uzak; ormanın ortasındaki eski bir lisede son provalarını yaparlar ve kutlama amaçlı bir partiyle güne devam ederler. İkram masasında yiyecek ve içeceklerin arasında İspanyolların meşhur içeceği sangria vardır. Birisi bu içeceğe uyuşturucu madde karıştırdığı için ilerleyen saatlerde parti ortamı bir kabusa, cehenneme dönüşür. Renk-ışık kullanımı, çekim tekniği ve müzikle birlikte artan şiddet ve cinsellik seviyesi nedeniyle sıradan bir izleyicinin dayanabileceği, sıradan bir film olmaktan çıkar.

Ayakta durmakta zorlandıkları halde; uyuşturucu maddeyi kimin sangria kaselerine karıştırdığını bulmaya çalışırlarken dans grubunun elemanları ölümcül hatalar yapmaya, yanlış hükümler vermeye, verdikleri kararları değiştirmeye başlar. Bu hataların ilk kurbanları alkol kullanmadığı için şüphelenilen Omar isminde Müslüman bir genç ve hamile bir kadındır. Yaygınlaşan şiddet en sonunda alfa karakter beyaz erkek dansçıya da ulaşır.

Sonraki Yayın
« Prev Post
Önceki Yayın
Next Post »
Disqus
Yorumunuzu Ekleyin

Hiç yorum yok

İletişim Formu